azadlig radiosu




GunAzTv nin haberlerin burdan elde edinin.

Tel:0017732447102,0017733880100,0017735090820,0017735090870,0017735090840,0017734784133

19 Ocak 2009 Pazartesi

PJAK BİTTİ Mİ?Arif KESKİN

PJAK BİTTİ Mİ?

Arif KESKİN

İran Resmi Haber Ajansının haberine göre PJAK; “İrana yönelik bölücü faaliyetlere son verdiğini bildirdi”. Bu haber birçok siyasi yorumcuyu şaşırttı. “PJAk ne kadar çabuk pes etti”, “İran nasıl kısa sürede bu örgüte son vermeyi başardı?”, “Türkiyenin İrandan alacak dersleri var mı?” şeklinde birçok soru ortaya atıldı. İrandan gelen bu beklenmedik haber yukarıdaki sorular ile birlikte PJAKın dününü, bugünü ve geleceğini yeniden tartışmaya açtı.
PJAK 2004te kuruluşunun ardından İran ordusu ile giriştiği çatışmalar ile dikkatleri üzerine çekmiş ve kısa süre içinde İran ile ilgili birçok tartışmanın merkezine yerleşmişti. Tartışmalar ışığında PJAK İran siyasi hayatında bir faktör olarak gösterilmeye başlanmıştı. Fakat PJAKın gerçek gücü abartılmış ve PJAKın İran içinde karşılaşacağı engeller analiz dışı bırakılmıştır. İran Belucilerinin yaptığı operasyonlar hem sayı hem de çeşitlilik bakımından PJAKdan fazla olmasına rağmen PJAK kadar bilinmemesi bilinçli bir abartmanın var olduğunu göstermektedir.
PJAKın böyle görüntü vermesi İran-ABD gerginliği, Iraklı Kürtler ve ABD arasındaki sıcak diyalog ve PJAKın PKKnın siyasi, askeri, ekonomik ve propaganda dâhil bütün olanaklarından faydalanması imkânını sağlamıştır. Aynı zamanda PJAKın PKKnın bir ürünü olması sebebi ile PKKnın Türkiye içinde ifade ettiği anlamın bir benzerini PJAKın da İran içinde edebileceği beklentisi doğmuştu. PKKnın Türkiyeyi hedef olmaktan çıkarması ve topyekûn İrana yönelmesi ihtimalinin varlığı da, PJAKın önemini artırmıştı. Bu beklentinin yanı sıra ABDnin İrana yönelik uyguladığı psikolojik baskı çerçevesinde PJAKın gücü abartılı gösterilmiştir. Ayrıca İran Kürtlerinin gelenekselleşmiş partilerinin uzun süre silahlı çatışmaya girmemeleri ve Halkın Mücahitleri gibi silahlı çatışan rejim muhaliflerinin ABD tarafından askeri çatışmalarına engel konulması PJAKın operasyonlarının daha fazla ses getirmesini sağlamıştır. Diğer taraftan İran devleti toplum içinde güvenlik ortamı oluşturmak, kendi Kürtlerini daha fazla baskı altına alabilmek, Irak Kürtleri üzerinde baskı aracı oluşturmak ve Türkiye toplumu içinde kamu diplomasisi olanağı bulmak amacıyla PJAKı abartılı göstermiştir. İranın rejim muhaliflerine dönük güvenlik istihbaratı stratejisinin onları hem içeride hem de dışarıda zayıf gösterme amacı güttüğü bilindiği halde, PJAK konusunda bu stratejik çizginin dışına çıkılması anlamlıdır.
PJAKın İran siyasi hayatında büyüme şansı düşüktür. Örgütün önünde aşılması zor siyasi, toplumsal ve etniksel engeller vardır. İlk önce bir yanılgıyı gidermek lazımdır. PJAKın, PKKnın Türkiyede geldiği noktaya İranda gelmesi nerdeyse imkânsızdır. 70 milyon İran nüfusunun sadece 5 milyon Kürtten oluşması ve Kürtlerin Şii-Sünni (%30 Şii- %70 Sünni) olarak ayrışması, ayrıca aşiretlerin parçalanmışlığı, merkezden uzak oluşları ve uzun geçmişi olan siyasi partilerin varlığı PKKnın Türkiyeye geldiği noktaya gelmesini zorlaştıran faktörlerdir. Yukarıdaki faktörleri daha etkili kılan birçok neden vardır. PJAK bir meşruiyet krizi ile birlikte doğan bir örgüttür. Bu nedenle İran toplumunu kapsayacak bir potansiyele sahip değildir. İran toplumunun geniş kesimi ve rejim muhaliflerinin nerdeyse tamamı PJAKı İran İslam Cumhuriyetinin kendi projesi olarak görmektedir. PKK-İran ilişkisi ve PJAKın kurulma aşamasında İranın “hoşgörülü tavırları” herkes tarafından bilinmektedir. Bu bakış açısına göre İran rejiminin PJAKı yaratarak ABD ve rejim karşısında ciddi bir üstünlük kazandığı ve onların oyun alanını ciddi bir şekilde daralttığı görülmektedir. PJAKın varlığı ABD-İran gerginliğinde İran toprak bütünlüğü korkusunu tetiklemekte ve bu korku bir taraftan İran milliyetçiliğini körüklemekte, diğer taraftan İran rejimine kendi bekasını İran toprak bütünlüğünün garantisi gibi gösterme fırsatı sunmaktadır. İranın PJAK ile var olan çatışmayı ABD-İran çatışmasına işaret olarak göstererek içeride güvenlik ortamı yaratarak ülke içinde ve muhalifler üzerinde bir baskı oluşturma şansını elde ettiği iddia edilmektedir. Ayrıca PKKın uzantısı olarak görülmesi, PKK- İran arasındaki geçmiş dönemdeki ilişkileri ve PKKnın yeniden İrana dönme ihtimali -zayıf olmasına rağmen- PJAK ve rejim muhalifleri arasında güven bunalımı yaratmaktadır. Nitekim PJAK İran rejim muhalifleri tarafından istenilmeyen bir örgüt görüntüsüne sahiptir.
PJAKın sorunu sadece yukarıda belirtilen Fars milliyetçisi sayılan rejim muhalifleri değildir. PJAK aynı zamanda İran etnik grupları içinde arzuladığı yeri kazanamamıştır. İşin en ilginç tarafı ise, PJAKın İran Kürtleri arasında da istediği tabanı elde edememiş olmasıdır. İran Kürtlerinin KOMULE ve İran Kürdistan Demokrat Partisi gibi oluşumları PJAKın faaliyetlerinin Kürtlere zarar verdiğini ve İran rejimi bu çatışmaları bahane ederek Kürt bölgelerini askeri bölgeye çevirdiğini iddia etmektedirler. Ayrıca PJAKın faaliyetleri bu grupların Irak Kürtlerine doğru itilmesine sebebiyet vermektedir. PJAKın faaliyetlerinden en fazla kuşku duyan İrandaki Azerbaycan Türkleri olmuştur. Sayıları 25 milyonu aştığı iddia edilen Azerbaycan Türkleri PJAKın İran rejimi ve PKKnın ortak mahsulü olduğunu düşünmekte ve bu grubun amacının Türkiye-İran sınırında bir Kürt bölgesi oluşturarak bölgede bir Kürt-Türk savaşı çıkarmak olduğunu düşünmektedir.
PJAK tarafından açıklanan bildirinin sadece PJAKın bir kararı olarak görülmesi hatadır. PJAKın bu denli büyük kararları PKK tarafından verilmektedir. Bu hususta belirtilmesi gereken önemli konu PKKnın “bölgeselleşme misyonu”nun iflas ettiğinin ortaya çıkmış olmasıdır. PKK bölgeselleşerek ABDnin bölgesel politikalarında kendine yer arıyordu. Ancak gelinen noktada PKKnın ABDden beklentisinin gerçekleşmediği ve Obama iktidara geldikten sonra da gerçekleşmesinin zor olacağı anlaşılmıştır. PKK bu süreçte bölgeselleşmek isteği ile hem İranı hem de Suriyeyi karşısına almış, ancak ABDden beklediği destek gelmemiştir.
Bu süreçte Iraklı Kürtlerin az da olsa, bölgesel gerçeği anlamaya başladıkları ve PKK-Iraklı Kürtler arasındaki ilişkilerin seyrinin belirginsizleştiği söylenebilir. Obamanın gelişi ile birlikte ABD askerlerinin Irakta kalıp kalmayacağı ve Irak-ABD güvenlik analaşması ile ABD askerlerinin Iraktan çekilmelerinin geri sayımının başlaması, Kürtlerin Kerkük konusunda yalnız kalışları ve merkezi Irak yönetimden Kuzey Irak Kürtlerine gelen baskı, onları daha farkı bir noktaya itmiştir. Ayrıca Obamanın Orta Doğudaki sorunlara farklı yaklaşım sergileyeceği ve bu çerçevede İran sorunu için diplomasinin ağırlık kazanacağı beklentisi, PJAK gibi örgütlerin kaderini belirsizleştirmektedir. Bu süreçte ABD ve Türkiye arasında PKK konusunda işbirliğin artması ile birlikte Obamanın seçim kampanyası sürecinde PKK konusunda daha sert olacağı söylemleri PKKnın da kaderini karmaşık bir hale getirmektedir.
PKKnın bölgeselleşmesi, onun çıkmaza sürüklenmesi ve bölgede çok sayıda düşman kazanması ile sonuçlandı. Ayrıca bu olgu Türkiyenin İran ve Suriye ilişkilerinin daha da gelişmesini sağlarken, PKK merkezli güvenlik işbirliği bu ülkeler arasındaki ilişkinin tutkalı konumuna yükselmiştir. Bu olgu PKKnın gelenekselleşmiş politikasıyla terstir. PKK uzun süre Türkiyenin komşuları ile düşmanlık ilişkisinden ciddi biçimde yararlanmıştır. PKKnın bölgeselleşmesi bu tezden kopuş olarak yorumlanabilir. ABD beklentisi yüzünden PKK bu kapıları kendi yüzüne kapatmıştır.
Bölgemizdeki gelişmeler önümüzdeki süreçte belirsizliğini korumakla birlikte, PKK açısından olumlu olmayacağı gibi bir manzara göstermektedir. PKK bu çerçevede bölgeselleşme politikasından vazgeçerek sadece Türkiyeye odaklanma siyasetine girebilir. Bu çerçevede PJAK gibi örgütlerin silahlı faaliyetlerinin belli süre durdurulması öne çıkmıştır. Bunun anlamı İran ve Suriye gibi ülkelerin zararlarından korunabilmek ve sıkışıldığı zaman kaçış koridoru bulabilme arzusudur. Bu açıdan bakıldığında, PJAKdaki politik değişmeleri İranın başarısı olarak yorumlamak hatadır. Bu değişim İranın askeri üstünlüğünün sonucu olarak ortaya çıkmamıştır. İlk önce PJAK çok güçlü bir örgüt değildi ve onun gücü abartılmıştı. Ayrıca bölgesel gelişmeler PKKnın stratejik çizgisini yeniden gözden geçirmeye zorlamaktadır.
PKKnın bu isteği İrana yeşil ışık yakma olarak yorumlansa da İran tarafından nasıl yanıtlanacağı belirsizdir. İran uzun süre PKKyı desteklese de bugün aynı desteği yeniden başlatması zayıf bir ihtimaldir. İranın nükleer gerginliği çerçevesinde Türkiyeye ihtiyacı vardır ve Türkiyeyi kaybetme şansına sahip değildir. Ayrıca PKK-PJAK bağlamında gelişmeler İran ve PKK arasında bir güven bunalımına yol açmıştır. İran, PKK güçlendiği zaman onun da aleyhine dönebilecek bir potansiyele sahip olduğunu görmüş oldu. Söz konusu durumda İran ve bölge Kürtlerine dönük tarihi bir kopuşun yaşandığını söyleyebiliriz. İran tarih boyunca hep Türkiyede Kürt olgusuyla ilgilenmiş ve Iraklı Kürtleri en uzun süre destekleyen ülke olmuştur. Bugün Iraklı Kürtlerin ABD ile ilişkisi sebebi ile bölge Kürtlerinin ABDye eğilim duymaları İranı korkutmuştur. Komşularına karşı kullandığı Kürt kartı bugün kendi aleyhine dönmeye başlamıştır. Bu nedenle İran-ABD gerginliği sürdüğü sürece İran ve Kürtler arasında güvenilir bir ittifak ilişkisi kurulması çok zordur. ABD-İran gerginliği biterse ve ilişkilerin mahiyeti değişirse, İran bölge Kürtlerinin en iyi müttefiki konumuna yeniden dönüşebilir. Bu açıdan bakıldığında PKK, İrana yeşil ışık yaksa da bugün olumlu sonuç alması zor gibi gözükmektedir. Ancak bu süreçte İran PKKyı desteklemese de, onu bitirme motivasyonunu kaybedebilir. Diğer taraftan PKK bu politika ile Kuzey Iraktan çıkmaya zorlandığı dönemlerde İran topraklarını kullanabilme şansını da aramaktadır. İran bu akışa göz yumabilir.
PKKnın İrana dokunmadan yaşaması onun işine yaramaktadır. Çünkü PKKnın varlığı Türkiyenin dış politikasındaki sinerji kapasitesini bitirmekte ve İran gibi devletlere doğru daha fazla itmektedir. Ayrıca PKKnın varlığı Türkiyede anti Amerikanizmin önemli sebeplerinden biri olarak görülebilir. Bu da Amerika karşıtı olan İran gibi ülkelerin propaganda yapması ve kamu diplomasisi yürütmesi için elverişli bir zemin yaratmaktadır.
PKKnın bugünkü durumuna bakıldığında PJAKın silahlı faaliyetlerini durdurmasını geçici bir davranış olarak da yorumlayabiliriz. Kış mevsimine girilmiş olmasının yanı sıra kısa süre silahlı faaliyetlerine ara vererek İrandan gelen tepkiyi bekleyeceklerdir. İrandan istediği olumlu yanıtı almazsa veya ABD-İran ilişkisi önümüzdeki süreçte askeri çatışmaya doğru yönelirse faaliyetlerine yeniden başlayabilir. Son tahlilde PJAKı abartmamakla birlikte bittiğini de söylemek de aceleci bir yorum olacaktır.
PJAK hakkında daha ayrıntılı bilgi almak için bakınız:

Hiç yorum yok: